Annemi çok severim günü günlüğü.

Annemi çok severim ben. Annem de beni seviyor. Annemi ve beni başka birsürü insan da seviyor ama biz birbirimizi yine de ayrı tutuyoruz. Annem bana çay yapar. Sabahları uyandırırken sinir eder, küçük şeyleri kafama takmam için çene çalıp durur. Annemi çok seviyor ve onunla iyi geçinemiyorum. Kızlarla da bu yüzden pek anlaşamadım. Bana yol verilecek potansiyel bir sevgiliyi direk olarak reddetmekteyim bundan ötürü. Ama ben bundan ötürü olduğunu bilmiyorum tabi, bu benim bilinçaltımda yatıyor. Yani yatmalı. Bilmemeliyim bunu. Bilinçaltımdaki herşeyi bilince bilincim altüst olur yoksa. İlkokulda bilinciydim ben. Lisedeki zaman aşımından sonra soluncuya doğru kaydım. Geçen gün bir kız geldi, beni seviyor muymuş neymiş. Ben de ona sevdiğimi söyledim, gitti. Böyle anlarda ağlanır sanıyordum hep, kız gülümseyerek gitti. Gideli 4 ay oldu. Geçen gün yani. 120 gün, geçen gün. Tekrar da gelmedi. Küçükyalı'da, Bostancı'da Fatih'te Sarıyer'de ve Çanakkale'de sürekli bekledim, gelmedi. Nerede görüştük hatırlasam orada bekleyecektim, hatırlamadım da. Hiç hatırım kalmamış demek ki benim, hatırlayamıyorum. Kıza annesini sormuştum, iyi demişti. Çok iyi. Nazar değmesin dedi. Değmemiştir de. Annesini tahmin edebiliyorum. Kem gözlere batmayan renkte insanlardır onlar. Güldü ve gitti, ben de güldüm. Neye güldüğümü de anlamadım.

Sonra 6 ay göz kırpar gibi geçiverdi. 4 ayın üstüne 6 ay yani. 10 ay. Üzerine 2 ay daha geçti, etti sana bir yıl. Koskoca bir vakit, bütün mevsimler bir kez geçmiş üzerinden. Kızın yani. Başlamam gereken şeyleri bitirmeyip bitirmemem gereken birsürü şeye başlasam keşke. Neyi daha önce bitirmeyeceğimi bilemesem seçenek bolluğundan. Bu yüzden sıkılsam. Sonra ordan bir kız çıkıp gelse, saati sorsa, saatle ilgili eşzamanlı olarak bir espri uydursam, sevse. Beni sevdiğini ima edecek bir mimik falan yapsa, anlamamış gibi davransam, daha fazlasını verse. İşler zorlaşınca yine sıkılsam, annem kafamı ütülese. Büyümüşüm ben 20li yaşlarım biteli çok fazla mevsimler aylar haftalar ve günler geçmiş olmalı. Ne hovardalığımı hatırlıyorum ne de kavak yellerini. Sadece şarkılardan biliyorum bunları, şarkıların da sonunu kaçırıyorum zaten. Başlamak zorunda olduğum şeylerin benden önce bitmiş olmasını da pek anlamadım. Yaşamak gibi. Ben yaşamadım pek ama yaşlandım. En az 50 varım. Belki genç gösteriyorsam 45 denilebilir ama başka biri gelip 60 da diyebilir tabi. Yaşlıyım ben. 20li yaşlarımdayım. Kimsem de yok benim. Annem babam kardeşim köpeğim kimsem yok. Kim olduğumu da hatırlamıyorum zaten. Ne için yaşadığımı, yaşamaya devam ettiğimi de bilmiyorum. Kimse de bilmiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder