Apartmanımızda Emre adında tıknaz günü günlüğü.

Apartmanımızda Emre adında tıknaz, kabadayı kılıklı bir çocuk var. Emre ismi. Ben öyle hatırlıyorum. Emin olamazsam tekrar sorarım. Bu tür şeylerden hiç çekinmem ben. Bana bir oyundan bahsetti. Orklar, elfler, cüceler, gerçek dünyada olmayan ne varsa bu oyundaymış. Cüceler gerçek dünyadaki cüceler gibi değilmiş. Cüce falan da değillermiş, kocamanlarmış. Neden cüce denildiğini henüz anlamadım. Ateştopu falan atabiliyormuşsunuz oyunda. Çok heyecan verici. gerçek dünyada ben insanlara kartopu bile atamam. Öyle bir ortamım yok zaten. Öyle münasebetsiz bir adam da değilim. Görünüşüme çok önem veririm ben. Kartopu falan atarak bunu bozamam. Zaman zaman ayna karşısında gitarı güzel tutmaya çalışıyorum. Görünüşüm çok önemli. Benden başka kimsenin önemsediğini sanmıyorum ama benim için önemli.

Sabahları uyandığımda ilk yaptığım şey yataktan çıkmak oluyor. Bunun görünüşle ilgisi yok. Herhangi birşeyle ilgisi olduğunu da sanmıyorum. Sabahları uyanmadığım da oluyor. Günün hangi vaktinde uyanırsam uyanayım yaptığım ilk şey yataktan çıkmak. Gün içinde son yaptığım şeyin yatağa girmek olması gibi hiçbirşeyle ilgisi yok bunun. Sonra evin içinde geziniyorum. Değişik yerler görmeye özen gösteriyorum gezinirken. Evin hiç ayak basmadığım bazı noktalarına, mesela koltukların arkası, tabi oralara basmak için koltukları çekiyorum. Bastığım yerlere de farklı açılarla basıyorum. Keşif her zaman toplumun sevdiği birşeydir. Ben küçük de olsa bir kaşif sayılamayabilirim. Bunun da herhangi birşeyle ilgisi yok. Oyunu kafamdan atamıyorum. Ateştopu atabilmek, elfler, orklar, cüceler kafamı kurcalayıp duruyor. Emre'nin okuldan geleceği saati cam önünde geçiriyorum. O beni görmesin diye perde arkasında tabi. Evinin ziline basmadan kapıyı açmaya çalışıyorum. Oyunu anlatsın diye. Emre'yle bütün arkadaşlığım bu oyunla ilgili hiç anlamadığım konuşmalardan ibaret. Bir keresinde bana internet kafelerde oyunu bulabileceğimi söyledi. Ben internet kafelere alışık değilim. Uzun süre gitmeye cesaret edemedim. Sonunda birgün kendimi gazlayıp gittim girdim içeri, girer girmez çıktım. Son iki haftamı internet kafenin önünden geçerek geçirdim. Arada bir oradan çıkan gençleri izliyor, konuşmalarına kulak misafiri oluyorum. Birbirini kafasından vuranlar, bomba atanlar, arabası bariyerlerde hız kaybedenler, inanılması güç şeylerden bahsediyorlar. İçeri girebilmeyi öyle istiyorum ki. Ama girsem ne yapacağım, kiminle konuşacağım hiç bir fikrim yok. Emre'ye sormaya da utanıyorum. Elfler, orklar, cüceler ve ateştoplarından uzak bir hayatta, internet kafe önünde günlerimi harcıyor, her gün hiç hazzetmediğim liseli bir grup kızın münasebetsiz tavırlarından kaçıp cam önünde Emre'yi bekliyorum. Hayat böyle birşey. Tabi bunun da herhangi birşeyle herhangi bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder